top of page
Ara

Dursun Özbek ve eskiyi andıran transfer politikası üzerine;

  • Yazarın fotoğrafı: Caner Erisgin
    Caner Erisgin
  • 11 Tem 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 Haz 2023


Dursun Özbek diyince gözünde ne canlanıyor diyecek olursanız benim için, yöneticileri ile şu tarz diyaloglar kurması muhtemel bir başkan canlanıyor;


-X yönetici: Başkanım Oliviera diye bir oyuncu var, şu kadar maaş istiyor.


-Dursun Özbek: Yav kardeşim bu adam iyi mi, toparlar mı bizim orta sahayı?


-X yönetici: Toparlar başkanım.


Dursun Özbek: Getirin oyuncuyu, maaşı falan bir şekilde halledeceğiz artık.


Eğer o çok güvendiği X yönetici, başkanım bu adam bizi kendimize getirir diyorsa o adamı ne yapıp eder alır yani. Uzun kontratlar, bir sene sonra Şampiyonlar Ligi’nde olsak, bu yaşta oyuncular ile yaşları gereği ayakta kalabilir miyiz düşüncesi falan bunların hiçbiri yok. Bana şu an yarar sağlar mı, sağlar. Alıyoruz, bitti. Kötü niyet olarak algılanmasın, adamın hayatı, o parayı verirsem maksimum faydayı alırım mantığına dayalı.


Fernando Reges, Maicon, Gomis, Belhanda, Feghouli ve daha niceleri hep bu düz mantık ile alınan isimlerdi.

Başarı geldi mi hem de iki sene üst üste peki ya sonrası?


Bu düşünce yapısı ile geçmişte başkanlık yaptığı dönemde Osmanlıspor’da forma giyen Ndiaye’ye tam 2.750 milyon euro saydı yıllık. Bu tam anlamıyla Ndiaye’nin Osmanlıspor’da kazanındığının %472 zamlı maaşı demekti. O zamanda dönemin etkili iki orta sahası Oğuzhan Özyakup ve Atiba’nın maaşlarına eşdeğer bir maaştı bu. Tabi yanında güzel de bir bonservis verilmişti.


Ben bir oyuncu Galatasaray’a yarar sağlayacaksa ne olursa olsun alırım mantığı ile hareket edip iki sene üst üste kupalara ambargo koymayı başarmıştı. Aslında mantık çok doğru. Parası neyse veririm o kupayı ordan alırım mantığı… Bir anlamda işini şansa bırakmamak da diyebiliriz buna.


Peki ya şampiyon olduktan sonraki sene o kadronun daha da yaşlanarak avrupa maçlarının temposunu kaldıramayışları? Yüklü maaşlarından dolayı teklif gelse dahi oyuncuların daha fazla kazanamayacağını bildiği için ayrılmayışları?


Aynı şekilde bu oyuncuların sözleşmelerinden çıkılamadan geçen seneler?


Fatih Terim’in bir daha Galatasaray forması giyemez denilen Feghouli ile Belhanda’yı terapiyle kaç kere kendine getirmeye çalıştığını ne çabuk unutuyoruz arkadaşlar?


Ama Dursun Özbek’e haksızlık edemem. Günlük başarı kazanmadığın sürece bu ülkede koltuğunu korumak için ya bir kulübün sahibi olman gerek, ya da Ali Koç kadar güçlü bir figür olman gerek. Bunların ikisi de olmadığına göre günlük başarı uğruna koşman şart oğlu şart onun için.


Gündemdeki isimlerin Seferovic, Carvalho, Gana olduğunu düşünürsek bir tanesi dahi yıllık 2 milyon eurodan aşağı almayacak gibi bir görüntü var. Bu isimlerin minumum 3 yıl sözleşme isteyeceğini düşünürsek ortaya yine yüklü bir maaş yükü çıkıyor.


Önümüzdeki bir ay içerisinde çıkan haberlerden de gözlemlediğim kadarıyla bu politika ile devam edilecek gibi gözüküyor.


Aslında uzun vaadede Marcao politikası izlense, senede satacağın iki üç oyuncu ile şampiyon olmuş kadar yüklü bir parayı kulübün kasasına her sene olmasa da iki senede bir kazandırabilirsin.


Oyuncu satışlarının dünyada şampiyonluk kadar itibar sağladığı günümüz futbol piyasasında günlük başarı uğruna bu maaş yükünün altına girmek demek, geçmişe oranla ekonomik olarak biraz olsun feraha çıkıyoruz derken Galatasaray’a iyilik yapayım derken uzun vaadede tekrar karanlığa doğru sürüklemek değil de nedir?


Son olarak söylediklerimin yanlış anlaşılmasını istemem. Bu dönemde elini taşın altına koyan Dursun Özbek’inden Erden Timur’una Metin Öztürk’üne kadar herkes benim için kıymetlidir.


Yaptıkları transfer çalışmalarında niyetlerinin taraftarı mutlu etmek adına olduğundan da zerre kuşkum yok. Ama bu tarafını unuttuğumuz sürece yine sonunu bilmediğimiz bir senaryonun içinde senelerimizi harcayacağımız da aşikar.

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2020, Diagonalpass10 tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page